17 Kasım 2013 Pazar

Özgürlük Hepimize Lazım: Dershaneler ve Cemaat

Özgürlük Talebinde Tutarlılık

Özgürlüğün hukuk korumasıyla kurumsallaşması, konjonktürel değişime kapalı olması, herkese hitap etmesi önemlidir. Bu temele sahip olmayan her türlü talep, hayvani bir itkiye, kendini koruma güdüsüne dayanır. İnsanî olan, herkes için özgürlük talep edebilmektir. İki açıdan insanî: (1) Değere dayandığı için. (2) Rasyonel olduğu için.

Başörtüsü hayatın belli alanlarında şöyle ya da böyle yasaktı bir zamanlar. Çok eski değil, yakın zamana kadar üniversite öğrencileri dahi kampüslere veya sınıflara başörtüsüyle giremiyordu. Fiili olarak varolan yasak, fiili olarak kalktı. İyi de oldu. İnancına uygun bir şekilde yaşamak isteyenler yahut ‘velev ki siyasi simge olarak’ başörtüsünü üzerinde taşımak isteyenler bir yasağın cenderesinden kurtuldular.

Ama şimdi sorma zamanıdır? ‘Velev ki siyasi simge olsun’ diyerek özgürlük istediğimiz başörtüsü karşısında, her türlü siyasi faaliyeti üniversite kampüslerinde kriminal bir eylem haline getirmek açık bir çelişki değil midir? Aynı şekilde dün başörtüsünün yasaklanmasına destek verenler, kraldan çok kralcı olanlar, eylem yapanlar, bugün hangi özgürlüğü savunabilir?


Dershane Meselesi Cemaat Meselesi Değil

Dershanelerin kapatılmasını konuştuğumuz bugünlerde, meselenin cemaat üzerinden tartışılması son derece sakıncalı. Cemaate de AKP’ye de sempatiyle bakmayanlar, hatta nefret edenler; bir tür ‘yeyin birbirinizi’ havasındalar. Oysa tartışmamız gereken, hükümetin şu ya da bu nedenle ‘anlamsız’ ve ‘temelsiz’ bir yasağı hayata geçirme ehliyeti.

Böyle bir ehliyet elbette yok. Yasakoyucu veya hükümet aklına gelen her konuda kural koyamaz, yasak getiremez. Hele de teşebbüs hürriyetine müdahale edecek tarzda ve hala varlığını koruyan bir sorunun sonucu olan kurumları kapatmanın ne rasyonel ne de yasama tekniği açısından savunulacak bir tarafı var.
Hükümet önce dershaneleri kapatma kararı aldı, sonra sınav sistemini değiştiriyor. Halbuki önce sınav sistemini değiştirmesi sonra dershaneleri kapatmasa bile, işini zorlaştırması gerekirdi. Hoş, hukukçular için bir sürü malzeme çıktı. Bu işten çok ekmek yiyeceğiz, orası kesin.


Dershaneleri Savunmak Mümkün mü?

Dershanelerin varlığını ancak konjonktürel olarak savunabiliriz. Halihazırdaki eğitim sisteminin sorunları, dershanelere müracaatı zorunlu hale getiriyor. Eğitim sisteminde sorunlar halledilebilirse, dershaneler de gittikçe azalacaktır.

Şu noktayı da unutmamak lazım: Dershaneleri savunmak başka bir şey, dershanelerin kapatılmasını ve yasaklanmasını eleştirmek başka bir şey.  Dershaneler eğitime katkı filan sağlamıyor. Öğrencilerin hiçbir kabiliyetini ortaya çıkarmıyor veya geliştirmiyor. Sağlıksız bir müfredatın, sorunlu aktörlerle yürütüldüğü bir sistemde, sınav ucubesinin hakkından gelmenin bir aracı dershane. Ama bu, kapatmanın, yasaklamanın gerekçesi olamaz. Bu durumda yeyin birbirinizi diyecek durumda değilim. Zira bu işin mağduru genel olarak dershanecilik ve özel olarak cemaat değil; katledilen, hukuk anlayışıdır.


Cemaatin Çığlıklarına Kulak Vermek

Cemaat elindeki bütün imkanları seferber ederek ortalığı ayağa kaldırdı. 28 Şubat döneminde dahi böyle bir zulümle karşılaşmadıklarını söylediler. Hukuktan, özgürlükten, haktan bahsettiler.

Böyle bir durumda, bir refleks sonucu, özgürlük talebinin hakiki mi olduğuna bakarız. Yani gerçekten özgürlük müdür talep edilen, yoksa sadece talep edenin özgürlüğü mü?

Cemaat, hükümetle bir olduğu dönemde, falanca okulun filanca odasında içki içilmiş haberleri yapmasaydı…

Habervaktim.com’un light versiyonluğuna soyunmayasdı…

İçki yasağını coşkuyla karşılamasaydı…

Aileyi korumak adına her türlü devlet müdahalesini talep etmeseydi…

Gezi’yi dış mihraklara ve marjinal örgütlere yıkma korosuna katılmasaydı…

Yıllardır devam eden polis şiddetine bir kez olsun tepki verseydi…

Gezi'de hayatını kaybedenlerin acısına ortak olabilseydi...

Roboski'ye ağıt yakmasa bile, sorumluların bulunmasını kuvvetli bir şekilde isteyebilseydi...

Üçüncü köprü haberilerinin benzerini, hükümetle arası bozulmadan önce bir kez olsun yapmış olsaydı…

Bunlar olsaydı, hakiki bir özgürlük talebinden belki bahsedebilirdik… Ama şüphelerimiz var.

Bu kavgalar umarım özgürlüğün hepimizin ihtiyacı olduğunu öğretir bize. Her iktidar değiştiğinde özgürlük paradigmasında köklü bir değişiklik oluyorsa, oraya hukuk devleti filan demiyoruz, biline…


2 yorum:

  1. Eğitimin kötü olup dersanelere ihtiyaç duyulan sistemlerde dersaneler arası ticari rekabette kaçınılmaz olarak gelinecek nokta şüphe,şaibe, içsel bilgiye erişim, etik ve yasa dışıliktir. Her sınav türü ve döneminde benzer konular toplumu yormaktadır. Çözüm tüm eğitim alanlarında köklü düzenlemeler ve dersanelerin kapatılmasıdır.
    Fethi Yılmaz yazdı 04.03.2019
    Tıpta Uzmanlık Sınavı sonrasında ÖSYM’nin soruları ve cevap anahtarını yayımlamadan önce sınav soruları sosyal medyada yer aldı. 24 Şubat 2019 Pazar günü gerçekleşen Tıpta Uzmanlık Sınavı öncesinde soruların Whatsapp gruplarında paylaşıldığı iddia edilirken, TUS sorularının çalındığı tartışmaları gündeme gelmişti.Sınav sorularının çalındığı iddiaları üzerine ÖSYM açıklama yaptı. TUS soruları ve cevap anahtarının çalındığı iddialarının odağındaki TUSDATA isimli dershane de konuyla ilgili açıklama yaptı. TUS’a giren doktorların Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne yaptıkları şikayetler ve söyledikleri, “sınav soruları çalındı mı” sorularını kuvvetlendirdi. Sınava giren bir doktor konuyla ilgili, "Bugün TUS dershanesine gitmeden başarı elde etmek çok zor” dedikten sonra, “Sızıntı iddiasının odağındaki TUS dershanesinin sınav öncesi 50 kişilik özel gizli grup oluşturduğunu ileri sürülüyor. Sınav soruları derece yapmaları için bu özel gruba verildi iddiası var. Bir de yüzde 98 soru tutturma, çıkan tüm sorulara referans spot bilgi paylaşımı sızıntı ihtimalini kuvvetlendiriyor. Binlerce tıp doktorunun emeğinin çalınmasına sessiz kalınmamalı” iddialarında bulunmuştu. Konuyla ilgili sosyal medyada ve farklı mecralarda da iddialar dile getirilmesi üzerine, TUSDATA sınava giren hocalarının soruları ezberledigini ifade etmişti. CİMER’e yapılan şikayete ÖSYM Hukuk Müşavirliği yanıt vermişti. ÖSYM açıklamasında, TUSDATA’nın “soruları ezberledik” şeklindeki açıklamasına yer verdi ve sorular ÖSYM'den iki gün erken açıklandığı için telif hakkı konusunda yasal işlem başlatılacağı ifade edildi.
    ÖSYM Başkanlığı Hukuk Müşavirliği CİMER’e yapılan şikayete şöyle yanıt vermişti: ÖSYM tarafından gerçekleştirilen sınavlarda, sınavlara giren bazı adaylarca sınav esnasında sorular ezberlenerek (bazen farklı adaylarca sınav esnasında ezberlenen sorular sınavdan sonra bir araya getirilerek) sınav sonrasında facebook, twitter, instagram, whatsapp, youtube gibi sosyal medya platformları üzerinden paylaşılabilmektedir.
    Orijnaline en yakın şekilde çıkartarak soruları sınav bittikten sonra whatsapp üzerinden paylaştıkları açıkça ifade edilmiştir.Telif hakkı Başkanlığımıza ait olan sınav soru ve cevaplarının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa aykırı olarak Başkanlığımızın yazılı izni olmaksızın yayınlanması suç olduğundan sınav sonrasında soruları izinsiz yayınlayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmakta ve aynı zamanda erişimin engellenmesi kararı verilmesi, Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliğinden talep edilmektedir.ilgili kişi ve kurumlar hakkında gerekli yasal işlemler başlatılmıştır.”
    2019-TUS sorularının sızdırıldığı iddiaların merkezinde olan TUSDATA’nın kurucuları arasında yer alan Uzman Doktor Sami Selçukbiricik’in bağlantıları da dikkat çekiyor. Uz. Dr. Sami Selçuk Biricik, kurucu olmasının yanı sıra, çeşitli illerde yapılan TUSDATA seminerlerine konuşmacı olarak katılıyor ve DUSDATA sitesinde yazarlık yapıyor İstanbul’da İskenderpaşa Cemaati’nin lideri Muhammed Nureddin Coşan’ın vakfettiği “Asfa Eğitim Vakfı" yönetim kurulunda, TUS sorularını sızdırdığı öne sürülen TUSDATA’nın kurucusu Uz.Dr.Sami Selçukbiricik’in adı da geçiyor. Sami Selçukbiricik, Özel Asfa Ferda Koleji Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı.
    Türkiye geçmişte ÖSYM sınav hırsızlıklarıni geçmişte çok yaşadı. Dün FETÖ’nün yaptığı sınav hırsızlıklarının sonucunda Türkiye hala bedel öderken bugün devlete yerleştirilen başka cemaatler üzerinden yine aynı iddiaların konuşulması “Ne zaman ders alacağız” sorularını da beraberinde getiriyor.Fethi Yılmaz Odatv.com

    YanıtlaSil
  2. Sınav itirafları hakkında: Geç kalmış bir hasbihal 3 Yazar Ahmet Dönmez ahmetdonmez.net ...nice insanlar haksız yere ‘soru çalma’ iddiası ile gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.Neden?Eski Genelkurmay İstihbarat başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin,Youtube’daki Neyin Nesi TV’de yaptığı açıklamada:“Bu çocuklar tam da komuta kademesinin istediği çocuklar.Yani zeki,‘emredersiniz’diyor,çok fazla eleştirmiyor,her türlü görevi yapıyor.Bunların hepsi çok çalışkan insanlar olmuşlar, yani bana da deseler şimdi‘Kimleri seçeceksin?diye, onlardan seçerim.“Soru verme de orada sistematik olarak yapılan bir uygulamaydı.Kesin konuşuyorum,evet.Çünkü ‘soru çalma’ iddiaları gerçek, biliyorum.Hem “Soruları aldım” diyen hem de “Soruları verdim” diyen onlarca isimle konuştum.Dinlediklerimin doğruluğunu farklı kaynaklardan teyid ettim.Müstear adıKerem’in kastettiği vicdan azabı veren bu işler arasında soru verme de vardı.“Mesela bir arkadaş GATA’ya girecekti.Sorular verildi” diyor.Peki sorular nasıl veriliyordu?Müstear adı Polat… Bu kısmını da ondan dinleyelim: Bu soru çalma meselesiYüzde yüz canım!Ben kendim kaç tane öğrenciye verdim.İçinde olmasam ben de komplo teorisi derim.İsmi bile var bu işin: ‘Fetih okuma’. Sınav sorularını vermenin şifreli adı ‘Fetih okuma’dır.”Polat,işleyen sistemle ilgili şu tür detaylar veriyor:“Ben kendi baktığım birim için söyleyeyim. Mesela kurum içi sınavlar oluyor. Terfi sınavları. Arkadaşlardan uygun gördüğümüze diyoruzki,‘Bu sınava başvur.Şu şu kitapları al, şu testleri al, çalış’.Bunu söylerken işyerinde çalışması özellikle vurgulanır.Böylece herkes onu çalışırken görür.O sınava gireceğini herkes bilir.Hiç bir zaman kişiye,‘Sana soru vereceğiz, rahat ol, sıkıntı yok’demeyiz.Arkadaş zaten sınava hazırlanır.Sınava bir veya iki gün kala Fetih okuma olayı gerçekleşir.Sorular bize yukarıdan dijital ortamda gelir.Diyelim ki 100 soruluk sınav; A paketinde 70 tane soru, B paketinde 70 soru, C paketinde 70 soru var ama bunlar aynı 70 soru değil. Birbirinden farklı 70 soru, ki aynı şıkları işaretlemeleri tedbirsizlik olur. Sonra dijital ortamda sorular verilir.Kağıt kalem kullanmak yasaktır.Arkadaş iki-üç saat bilgisayar ortamında sorulara ve cevaplarına bakar.Yüz sorudan yetmiş tanesi moda-mod sorudur.10 tane,15 tane de kendisi yapsa başarılı bir şekilde sınavı kazanır. 100 sorunun hepsi verilmez.Çünkü hepsini doğru yapar, bu da tedbir açısından sıkıntı doğurur.Zaten baraj70’tir.Belki sorular verilmese de arkadaş kazanacak ama riske edilmiyordu. Diyelim ki oraya 30 kişi alınacaksa 30’unun da bizden olması isteniyordu.17Aralık sürecinden sonra sorular dijital gelmemeye başladı.Peki bu sorular nereden geliyordu?Polat“Başımızdaki kişiden geliyordu.Ancak sadece askeri okul sınavları değil.KPSS,TUS,YDS(Yabancı Dil Sınavı) da geliyordu.ALES de geliyordu.Hepsi geliyordu.ÖSYM’nin yaptığı sınavların soruları da geliyordu.Ben konumum itibariyle bunların hepsini bilgi ile söylüyorum size.”cevabını veriyor.Müstear adı Halil“Ben bu göreve gelince hep merak ettiğim, ‘soru çalma’ şayialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını öğrenmek istedim.Eskiden beri bu hizmetlerde bulunan bir arkadaşla yürürken,‘Sınav soruları meselesinin de amma suyu çıktı ha!’ dedim.Arkadaş beni o birimde eski zannetti ve dedi ki, ‘Hocam eskiden biz sinevizyondan yansıtır yemin ettirirdik, şimdi ise sorular elden ele dolaşmaya başladı’Ben meseleyi biraz daha kurcalayınca arkadaş dedi ki, ’17-25’ten sonraki yıl bile falanca sınavda bu iş devam etti. Bazı branşlarda 12-13 yıldır, bazılarında 7-8 yıldır soruları veriyoruz.’ diye anlattı.Meğer yıllardır bu iş yapılıyormuş.Başımızdaki arkadaş bana dedi ki,‘Abi bunlar konjoktürel şeyler.Türkiye’nin gerçekleri bunlar.Abiler mutlaka Hocaefendi’nin onayını almışlardır.’Bu son 4 yılda soru aldığını ve verdiğini bizzat söyleyen onlarca kişi ile konuştum.Tanıdığım bir aile, bu soru çalma mevzuundan dolayı travma yaşıyor.Başından beri iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan bu aile, geçtiğimiz günlerde kendi oğullarının,“Biliyor musunuz, polis akademisi sınavlarının soruları bana verilmişti” itirafı ile sarsıldı.

    YanıtlaSil